26 Mart 2014 Çarşamba

SERATONİN CAFE

Sizlere müdavimi olduğum güzel bir mekan tanıtmak istiyorum.Bu cafe kapısından girdiğiniz anda sizi içine çekip alan bir yer. Cafe' ismini Seratonin mutluluk hormonundan almış. İç mekanı da dış mekanı da çok güzel tasarlanmış, sıcak sevimli bir mekan... Gitmenizi tavsiye ederim.






Cafe' nin öyküsü mekana her gidişinizde bir servis olarak önünüze gelmekte. Peki bu Cafe' nin bulunduğu köşkün ve seranın öyküsünü bilmek ister misiniz? 
İşte...
Bağlarbaşı, tıpkı ismi gibi bağlarla bahçelerle doluymuş çok uzun yıllar önce. Osmanlı döneminde "Vank 'ın bağı (manastırın bağı)" diye anılırmış 600 yıldır semtimizde varlığı bilinen kilise* nedeniyle. Bahçemizin hikayesi de 120 yıl önce yemyeşil bağların arasına kurulan bu şirin köşk ile başlamış…Önünden her geçtiğinde bir gün bu evde yaşamayı dileyen ve dilekleri gerçekleşen bir gelinin hikayesiyle sürmüş. O gelin 3 kızını bu evde büyütüp uzun yıllar mutluluk içinde yaşamış… 

Sonraları Durmuş Dedemiz satın almış yıkılmasına fırsat vermeden. Ve uzun yıllar çocuklarıyla torunlarının toplanma yeri olmuş bu köşk ve bu güzel bahçe... İlk sahipleri nasıl sevgilerini katmışsa Durmuş dede ve çocukları da aynısını yaparak ağaçlarla, çiçeklerle yaşatmışlar bahçelerini. Mutlu günler ve bayramlar geçirmişler mutluluk içinde yıllarca… 

Durmuş Dede çocuklarına bırakıp köşkünü göç etmiş ebediyete.Yangın tehlikesi atlatan ve bir süre boş kalan evi yeniden canlandırıp eski günlerine kavuşturmayı çocukların en küçüğü Sefer üstlenmiş. Büyük bir sevgiyle ve sabırla yıllarca uğraşıp ilk günkü ışıltısına kavuşturmuşlar evlerini eşi Leyla ile birlikte. Bahçesindeki çiçekler, meyve ağaçları ve serası canlanmış Köşkün yeniden.  Durmuş Dedenin torunları, bu güzel bahçede ve serasında yıllar boyu yaşanan mutluluğu bir gün herkese anlatmayı, konuklarıyla paylaşmayı düşlemişler. Bu kez de onlar sevgileriyle emeklerini harmanlayıp serayı şimdiki haline dönüştürmüşler Sefer Dedenin katkılarıyla…
Bugüne kadar pek çok diziye ve filme ev sahipliği yapan köşkün ve seranın sakinlerine hep mutluluk vermiş olması, onlara serotonin hormonunu anımsatmış. Çünkü Serotonin** mutluluk hormonu demekmiş.Bu bahçe ve sera konuklarına hep mutluluk getirmeye devam etsin diye sözcükleri harmanlayıp Seratonin demişler mekana.

2 yorum:

  1. Bu cafenin ismini daha önce duymuştum. Diğer mekanlardan farklı olarak pozitif bir hava veriyor insanın içine. Seratonin hem modern ortamıyla hemde doğa ortamıyla diğer cafelerden farklı bir ortam. Admin iyi seçim bu cafe harikaa. :)

    YanıtlaSil
  2. saol admin, sayende yeni bi cafe daha görmüş oldum. Arkadaşlarımla gittim onlarda çok beğendi. Bize yardımcı olduğun için saol. Yine paylaşmanı bekliyorum...

    YanıtlaSil